Risk algısı bir karar sırasında ortaya çıkan üç özellikle şekillenir
- Sonuçla ilgili zaman algısı (uzun vadeli sonuçlar daha az riskli görünür)
- Senaryonun neden olduğu ilişkilendirmeler (örneğin iflas korkusu)
- Kişinin yapı itibariyle belli duygusal tepkilere hazır olma derecesi.
Bu faktörlerin her biri olasılık değerlendirmesini çarpıtabilir.
Yatırımcılar özellikle de yeni veya ender olaylarda olasılık değerlendirmelerini çarpıtmaya/abartmaya son derece yatkındırlar.
Aşağıdaki listede yatırımcıların düşük olasılıkları olduğundan çok daha yüksek tahmin ettikleri ve “olabilirlik etkisine” kapılarak yanlış karar verdikleri durumları görebilirsiniz.
- Sonuçlar canlı ya da kolayca hayal edilebilir olduğunda
- Olayın olası sonuçlarına ilişkin farkındalık düzeyi çok düşük kaldığında
- Bu tür olaylarla ilgili deneyim ya da koşullanma minimal düzeyde olduğunda
- Olayın görece yeni/benzersiz bir fenomeni temsil ettiği durumlarda
- Belli bir sonucun gerçekleşmesi arzulandığında, buna istek veya ihtiyaç hissedildiğinde
- Kişi sonuç konusunda kişisel veya duygusal bir payı olduğunu düşündüğünde
- Olayın gerçeklemesinden heyecan duyulduğunda veya korkulduğunda
- Olayla ilgili bilgi belirsiz veya şüpheli olduğunda
Piyasalarda “adaletsiz” olaylara sırt çevirmek zararlı olabilir. Örneğin bir şirket sürpriz bir şekilde negatif gelir açıkladıysa, ama yaptığımız araştırma şirketin temel olarak düşük değerlendiğini gösteriyorsa bu şirketi cezalandırma (hisseyi satarak) dürtümüzü bastırmamızı gerekir.
Yatırımcıları en iyi seçim yapmadan önce her yatırım seçeneğinin beklenen değerini hesaplamaları gerekir.
Gelecek doğası gereği belirsiz olduğundan ve piyasaların dinamikleri değiştiğinden geçmiş gelecek için zayıf bir rehberdir.
İyi giden şirketleri satmak, zayıf performans gösterenleri almak tohumları sulayıp, çiçekleri budamaya benzer.
Peter Lynch
Seçkin bir grup satma dürtüsüne direnmeyi başarabilirken, yatırımcıların büyük bölümü karlı pozisyonlarını çok çabuk elden çıkarıyor, böylece de “kazananları kısa kesiyor” ve uzun vadede çok daha büyük kazançları kaçırıyor.
Beklenti teorisinin temel ilkelerinden biri olan kayıptan kaçınma davranışı, insanların karar alırken tipik olarak kaybın getireceği acıya, kazancın sağlayacağı hazzın iki katı ağırlık verdiğini açıklıyor.
Güçlü korkular ve stres hormonunun fizyolojik etkileri nedeniyle kişi zararlarının daha da artacağını, büyük bir yıkım yaşayacağını düşünmeye başlıyor ve bu düşünceler felaket senaryolarına kadar uzanabiliyor.
Yatırımcı pozisyonunun umutsuz olduğunu düşündüğünde veya zarar eden bir pozisyonu elde tutmanın getirdiği stres aşırı yükseldiğinde satma dürtüsüne içgüdüsel olarak teslim oluyor.
Yönelim etkisi, özellikle de fiyat hareketleri temelinde yatırım yapan kişiler için sorun oluşturuyor. Bu tür yatırımcılar karlarını ze zararlarını (K/Z) izlerken, iyi bir kar düzeyi yakalamışlarsa, muhtemelen geleceği daha belirsiz görüyor, paralarının tehlikede olduğunu düşünüyorlar (büyük olasılıklar karlarını realize ediyorlar.) Para kaybettiklerinde ise geleceği, zararlarını geri almak için bir şans olarak algılıyorlar.
İnsan 10 yanlış girişiminden 4 tanesinde bile zararını kabul edip geri çekilse servet kazanır.
Benard Baruch
Büyük yatırımcıların çoğu küçük lambdalıldır, yani 1’in biraz üzerinde. (Lambda, kayıptan kaçınma değerinin kazanç arayışından ne kadar fazla değerlendiğini (beklenen fayda açısından) temsil eder) Olasılıklar avantajlı olduğunda bir dizi riske girmenin uzun vadede kazandıracağını bilirler.
Deneyim arttıkça kayıptan kaçınma azalıyor.
Kazannan bir hisse senedini satarken nasıl mantık yürüttüğünüze dikkat edin. Belki de muhakemenizde bir sapma veya ön yargı eğilimi bulunduğunun farkında olmayabilirsiniz. Yönelim etkisinin sıkıntısını yaşıyorsanız bu durumun getirileriniz üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için aşağıdaki teknikleri deneyebilirsiniz:
- He yatırım için planınınızı önceden kağıda döküp belgeleyin. Bir varlığı ne zaman ve hangi koşullarda satacağınızı bilin. Planınız dışına çıkmayın.
- Kazanan bir pozisyondan korkmaya başladığınızı hissettiğinizde, özellikle de anlamsız bir şekilde dalgalanma geçirmişse, henüz satmayın. Bunun yerine satış kriterlerinizi yeniden gözden geçirin. Pozisyon belirlediğiniz kar hedefine ulaştı mı? Söz konusu varlığı size satmanız gerektiğini gösteren temel bir değişiklik oldu mu?
- Yukarıdaki türden ön yargı eğilimlerinde olduğu gibi, kazananları kısa kesmek, rasyonel düşünme sürecinize egemen olan kısa süreli duygusal etkilerin bir sonucudur. Bir pozisyon sizin beklentilerinizden çok daha fazla değer kazandığında duygu durumunuza bakın. Karlarınızı geri vermekten korkuyor musunuz ve pişmanlık duyuyor musunuz? Kendinizle gurur duymak, başkalarına gösteri yapmak veya başka bi varlığa yönelmek için payınızı alıp masadan kalkmak mı istiyorsunuz?
- Kısa vadede çok kazandıran varlıkların getirdikleri kazançların bir bölümünü geri almalarına hazırlıklı olun. Hızlı fiyat yükselişlerinden yararlanmak için kar limiti (veya zarar stop) yöntemlerini kullanabilirsiniz, ancak bu stratejiyi sistemli uygulamanız gerekir.
- Pozisyonunuzdaki kağıtların fiyatlarına çok sık bakmayın. Bu özellikle uzun vadeli yatırımcılar ve amatörler için geçerli. Fiyatlara çok sık bakarsanız dalgalanmaları daha çok görürsünüz; duygusal anlamda tepkiselliğiniz artar ve ÇOK büyük olasılıklar aşırı alım-satım işlemi yaparsınız.
Zarar etmekten korkamazsınız. Bu işte başarılı olan insanlar, para kaybetmeyi göze alan kişilerdir.
Jack Schwager
Her ne olursa olsun yatırımcılar bir varlığa bağlandıklarında veya aşırı özdeşleştiklerinde satış zamanı geldiğinde mantıklı düşünme yeteneklerini kaybederler.
Alım kararları tipik olarak objektif bilginin değerlendirilmesine dayanırken, satış kararları genellikle duygularla veriliyor.
İnsanlar daha önceki kararlarının performansını daha seyrek değerlendirdiğinde, hisse senetlerine daha çok yatırım yapıyorlar.
İnsanlar fiyat değişimleriyle ilgili daha sık geri bildirim aldıkça risk değerlemelerinde uzağı iyi göremiyorlar.
Yatırımcı karlı bir pozisyonu korumak için mücadele ediyorsa, hesabını güvenli zemine sabitlemek için kazançları kısa zamanda realize diyor. Ancak fazlasıyla nakitteyse risk o kadar da kaygı vermiyor ve kazananları “şahlanmaya” bırakıyor.
Bireysel yatırımcılar karlı işlemlerin ardından daha yoğun alım-satıma giriyor ve daha büyük riskler üstleniyorlar.
Peşin iskontosu; hazzı hemen o anda yaşama dürtüsüne teslim olma eğilimini tanımlıyor; şu anda elde edeceğimiz kısa süreli küçük kazançların zevkini yaşamak için gelecekteki daha büyük ödülleri feda ediyoruz.
Prototip bir deneyde, o anda 10 dolar almak ile bir hafta sonra 11 dolar almak arasında tercih yapmaları istenen deneklerin 10 doları hemen almayı seçtiklerini görüyoruz. Bugünden itibaren bir yıl sonra 10 dolar almak ile, bugünden itibaren bir yıl bir hafta sonra 11 dolar arasında bir seçim yapmaları istendiğinde ise bir yıl bir hafta sonra 11 dolar almayı yeğliyorlar. Arada bir yıl geçtiğinde kararlarını değiştirme fırsatı verildiğinde, çoğunluk bir hafta daha beklemeden o anda 10 dolar almayı seçiyor.
Kişiliklerinde sorumluluk özelliği öne çıkan (öz disiplinli, organize ve kurallara uyan bireyler) otokontrolü yüksek kişiler, daha atak veya atılgan insanlara oranla çok daha az iskontolama eğilimi gösteriyorlar.
Yatırımcılar zayıf noktalarını belirleyerek otokontrollerini güçlendirebilirler ve peşin iskontosu eğilimiyle mücadele edebilirler.
Hiç bir zaman başkalarının fikirlerini dinlemeyin. Piyasalarda başarılı olmak için kendi kararlarınızı vermeniz esastır.
Jack Schwager
Eski bir Wall Street deyişinin söylediği: “Kuşkulanırsam çıkarım.” Gardınızın biraz düşmesine izin verirseniz. Bay Piyasa sizi her zaman enayi yerine koyar.
Kalabalığın içinde olmaktan da karşı durmaktan da büyük zevk almamamanız gerekir
Warren Buffet
Karşıt yatırımcı olduğunuzu düşünüyorsanız, popüler bir sektörü veya hisse senedini açığa satarken trendin tersine dönmesi veya sona ermesiyle ilgili işaretleri belirlediğinizden emin olmalısınız.
Aşırı vesveselenme (anksiyete) ile sağlıklı eleştirel düşünme biçimi farklı şeylerdir; bu yüzden bu ikisinin arasında hangi noktada olduğunuzu anlamanız çok önemlidir.
Eğer yeterince bağımsız olay incelenmiş ve aralarındaki bağlantılar aranmış olsaydı, hiç kuşkusuz bazı ilişkiler bulunurdu… Bu sadece istatistikçilerin ‘olumlu ortam sıralama yanılgısı’ dedikleri şey…
Carl Sagan
Borsaları ister beyzbol skorlarıyla veya Bangladeş’in tereyağı üretimiyle, ister nöral ağlarla ve hatta geçmiş fiyatlar ve grafiklerle öngörmeye çalışalım, kullandığımız istatistiksel örneklemeye dikkat etmeli, ne sık ne de seyrek örnekleme yapmalı ve kendimizi kandırmaktan kaçınmalıyız.
Astroloji gibi grafik bilimi de bir “paradolia” (Bir imgeden gerçekte varolmayan bir anlam veya özellik çıkarma.) nosyonu gibi görünüyor. İnsanlar rasgele gerçekleşen görsel veya işitsel olaylara anlamlar yükleyip kalıplar üretiyorlar
Steven Goldstein
Kumarbazın yanılgısı, geçmişte yaşanmış birbirinden bağımsız olayların gelecekteki olayları etkileyeceği yönünde bir mantık hatasıdır.
Gerçekte getiriler ne trendi izler ne de ortalamaya dönerler, ancak bu iki eğilime yaygın bir şekilde inanılır.
Kazançlar insana kendini o kadar iyi hissettiriyor ki yatırımcılar büyük periyodik zararları, bir dizi küçük kazancın yaşattığı güzel duygulara karşı en başından kabul ediyorlar.
Yatırımcılar kazanç açıklamalarına kısa vadede normalin altında tepki veriyor ve kazançlarla ilgili haberleri hissenin fiyatına gecikmeli olarak dahil ediyorlar.
Davranışsal fonlar, yatırımcıların kazanç açıklamaları karşısındaki kayıtsızlığından veya kolektif sürprizlerden büyük karlar elde ediyorlar.
Genelde bir hafta boyunca gecede 4-5 saat uyumak veya bir gece hiç uyumamak, kanda yüzde 0.1 düzeyinde alkole eşdeğer zihinsel bozukluğa neden olur. Geç tepki verme, sorun çözme yeteneğinin bozulması ve muhakeme bozukluğu, ertesi gün gözlenen yaygın sorunlardır.
İnsanlar işlemleri gereken çok fazla bilgi ile karşı karşıya kaldıklarında aşırı bilgi yüklemesi gerçekleşir. Aşırı bilgi yüklemesi yaşayan bir çok insan geri çekilmeyi tercih eder ve durumu daha iyi anlayıncaya kadar karar vermekten kaçınır.
Hafızayla ilgili en zararlı eğilimlerden biri “ben demiştim” etkisidir. Ben demiştim etkisi, çoğu insanın bir olayı sonradan değerlendirirken “başından beri biliyordum” şeklinde düşünmesini ifade eder. Ben demiştim eğiliminin tehlikesi, insanların hatalarından ders almasını önlemesidir.
Meditasyon ustalarının konsantrasyonları mükemmeldir. Uzun seanslarda “dikkat kaslarını” düzenli olarak çalıştıran meditasyon uzmanlarının odaklanma, dikkat verme ve yoğunlaşma yetenekleri son derece gelişkindir.
İnsanların bir işe yönelik dikkatlerini korumaları için ödül sistemlerinden sık sık gelen yenilik arama dürtülerini engellemeleri gerekiyor.
Bekar olmak alım-satımlarda aşırı öz güven riskini artırıyor.
Genelde genç erkekler yatırımlarında daha çok risk arıyorlar, daha çok hisse alıp satıyorlar ve üstlendikleri toplam finansal risk çok daha fazla.
Beyninizi bir kas olarak düşünün; yazılım ürünleri ve kitaplardaki egzersizleri yaparak belli bölgelerini güçlendirebiliriniz ya da beynininizin tamamını büyük ölçekte keşfetmek ve çözmek için kendinizi zorlayabilirsiniz.
Yatırım işinde büyük olmak için ilk adım eğitim. Piyasalarda ne yaptığınızı bilmeniz gerekiyor. Stratejiniz nedir? Uyguladığınız strateji neden üstün? Volatiliteyi nasıl yöneteceksiniz?
İkinci adım değerlendirme. Güçlü ve zayıf yanlarınızı belirlemeli ve kaynaklarınızın dökümünü çıkamalısınız. Psikolojik açıdan en zayıf noktanız ne? Kendinizi bu zaaftan nasıl koruyacaksınız? Bir güvenlik ağınız, geri çekilme planınız var mı? Her birimizin bilinçaltımızın derinliklerine yerleşmiş çok sayıda kendini kandırma ve ön yargı eğilimi var; bu nedenle de kendi kendimizi değerlendirmemiz pek olay olmayabiliyor.
Alım-satımlarla ilgili bazı kitaplar ve makaleler, kısa vadeli karlara ve zararlara “Zen” (bağlanmama) yaklaşımını tavsiye ediyor. Beklentilerimizi ve hedeflerimizi kısa vadeli ilerlemlerle kıyasaladığımız için kazançları ve kayıpları egoyla bağlantılandırmak tepkiselliğimizi artırıyor ve daha büyük duygusal tepkilere neden oluyor. Sonuçlardan uzaklaşmak ve yatırımlarımızla ilgili karar sürecine odaklanmak, volatilite sırasında duygusal dengemizi artırır ve stratejimiz yavaş yavaş bilendikçe uzun vadede daha büyük getiriler sağlayabilir.
Bir araştırmaya göre, hayatımızda yaşadığımız en kötü deneyimi üç gün üst üste günde 15 dakika konuşmak ve analiz etmek, dört hafta sonra ölçüldüğünde, hem yaşamdan aldığımız hazzı artırıyor hem de fiziksel ve zihinsel sağlığımızı iyileştiriyor.
Tükettiğimiz yağlar, içtiğimiz kahve, alkol gibi gıda maddeleri karar alma mekanizmamızı derinden etkileyebildiği halde nedense pek az yatırımcı bunları yiyip içmekte sorun görüyor.
Öz disiplin başarının en önemli unsurudur. Öz disiplin yoksa diğer her şey önemsizdir.
Dr. Howard Fleischman
Kendinizi değiştirmek için yola çıkmadan önce üç şeyden emin olun: Başlamak için içsel motivasyona, keşfetmek için kişisel meraka ve işler zorlaşmaya başladığında devam etmek için öz disipline sahip misiniz?
Yatırım “kurallarının” gerekli disiplini içlerinde barındırmayan insanlara faydası olmaz. Gerçekten de disiplin yoksa, her türden strateji güdümlü aktif yatırımdan uzak durmak gerekir.
Gelmiş geçmiş en başarılı kısa vadeli trader’lardan biri olarak tanınan Mark D. Cook’un sözleri:
Ne zaman piyasadan fena halde korkuyo olsam, duygularım alıma yönelme ve uzun gitme kararı vermeme yardımcı olur… Ne zaman duygularım ağır basar hale gelse, disiplinim bana almamı söyler ve disiplin kazanmalıdır ya da başarısızlığa mahkum olacaksınızdır.
Kısa vadeli yatırımcı ve trader’ların aşağıdaki fikirlerden öncelikle yararlanacaklarını düşünüyorum:
- Her güne zinde başlayın.
- Rahat olacağınız miktarda parayla yatırım yapın.
- Planlayın ve bekleyin tepki göstermeyin.
Borsa Sihirbazı Linda Bradford Raschke’nin tavsiyesi şöyle: “Piyasalar açılmadan önce ne yapacağınızı bilin.” Mark Cook da planlamanın önemini vurguluyor: Planlama alım-satım işinin objektif kısmıdır. En kötü durum senaryosuyla başlayın ve işe öyle girişin… Bir kez pozisyona girdiniz mi duygularınız idareyi eline alır; bu yüzden iş başlamadan önce planınızın hazır olması gerekir.”
Bazı araştırmacılar trader’ların geçmişteki hatalarını kabul ederek ve onlardan ders alarak daha rasyonel davranmayı öğrenebileceklerine inanıyorlar. En çok önerilen yöntem, günlük tutma. Hem kararlara yön veren varsayımları hem de o kadarların sonuçlarını belgelemek muhakememizin zayıf ve güçlü özellikleri konusunda değerli bir kavrayış sağlıyor.
Karar öncesi | Hangi nitel nedenlerle bu hisse senedine yatırım yapıyorum? Nedenlerinizi önceliklerine göre sıralayın ve bunları önemlerine göre listeleyin. Bu yatırımla ilgili ne hissediyorum? Bu karara ne kadar güveniyorum? Avantajım ne? Başkaları bu fırsatı neden görmedi? koşullardaki hangi objektif değişimler kararımı değiştirecek? Belli satış kriterlerim neler? |
Karar sonrası, sonuç öncesi | Kararımdan şüphe duyuyor muyum veya kararımla ilgili herhangi bir sıkıntım var mı? |
Sonuç Sonrası | Bu doğru bir karar mıydı? Muhakeme veya karar alma sürecinde hata/eksiklik veya hatalar/eksiklikler var mıydı? Bu kararım ile önceki kararlarım arasında kalıp niteliğinde ortak özellikler bulabilir miyim? Yatırım felsefemden saptım mı? Bu kararın en başarılı yönleri nelerdi? |
Borsa psikoloğu Brett Steenbarger, karar günlüğü tutmanın trader’ın günlük eğitim ve pratiğinin önemli bir parçası olduğunu söylüyor.
Psikolojik karar günlüğü için verilen bu örneği, alım satım tarzı, stop emirleri ve amaçlar gibi ölçülebilir istatistiklerin de yer aldığı standart ajanda formatını tamamlayıcı olarak kullanmalısınız.
Ölçmeniz gereken önemli veriler:
- Risk / Ödül olasılıkları (Geçmiş verilerin analizine dayalı)
- İşlem başına beklenen ve mevcut kar/zararı
- Uzun ve kısa pozisyon işlemlerinin sayısı
- Kazanan ve kaybeden işlemlerin sayısı
- Hisseleri ne kadar süreyle elinizde tuttuğunuzla ilgili bilgileri
Bunların birbirine oranını ve stratejilerin farklı piyasa ortamlardaki karlılığını sayabiliriz.
Unutmayın psikolojik eğiliminiz her ene ise gün ışığına çıkıncaya kadar sorun olmaya ve size sorun yaratmaya devam edecektir.
Karlılık, yatırımcı başarının dış kontrol değil, iç kontrolden geldiğini anladığında gerçekleşir.
Van K. Tharp
En uygun stres azaltma teknikleri yalnızca günlük düzende birkaç değişiklik yapmaktan ibaret: Destek veren dostlarla havadan sudan konuşmak, spor yapmak, dua etmek ve meditasyon gibi küçük değişiklikleri deneyebilirsiniz.
Meditasyon ruhsal, zihinsel ve fiziksel gelişim amacıyla uygulanan çok eski bir teknik. Düşünsel meditasyon, kişinin stres, acı, hastalık, günlük yaşamın zorluk ve ihtiyaçları gibi konular üzerinde bilinçli ve sistemik olarak çalışmasını öğreten bir teknik. Düşünsel meditasyon yaşamadan alınan keyfi artırdığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmış bulunuyor.
Rahatlamak için en hızlı sonuç veren ve en kolay teknik derin nefes alıp verme.
Anksiyete ve stres yönetimi teknikleri:
- Nefes egzersizleri
- Gevşeme teknikleri
- Yeterli ve verimli uyku
- Düzenli egzersiz
- Gülme
- Meditasyon
- Zaman yönetimi
- Amacına ve kararına güvenme
- Kafein ve şekeri azaltma
- Alkolü azaltma
- Zihinsel-davranışsal psikoterapi
- Ihlamur çayı gibi bitkisel terapiler ve lavanta ile armoterapi
Büyük bir kaybın ardından küçük miktarlarda da olsa yatırıma devam etmek ve yaşanan deneyim üzerine düşünerek ölçüp biçme önemlidir.
Kişisel kuşkularımız gelişme ve perspektifinizi koruma yeteneğimizin üstüne çıkmaması için oyunda kalmak ve öğrenmeye devam etmek faydalı olacaktır.
Bir amacı başarmaya çalışan (finansal kazanç veya yüksek yatırım getirisi vb.) birinin başarılı yatırım sürecini öğrenmeye ve bu konuda kendini geliştirmeye odaklanan birine oranlar daha kötü sonuçlar alacağını gösteriyor. Sadece başarıya odaklanmak düşük getiriye neden olur.
Yatırımcılar uzun vadeli bakarken gelecekteki fiyat koridorunu tahmin etme yeteneklerine faza güveniyorlar. Kısa vade için opsiyon aldıklarında ise aşırı derece korkak ve miyop davranıyorlar.
Fiyatlar bir haberle bağlantısı olmaksızın yükseldiğinde, ertesi ay boyunca ters yöne doğru gitme eğilimi gösteriyor. Temelsiz fiyat yükselişlerinde fiyat momentumu olmuyor.